11 Mart 2010 Perşembe

IMF İLİŞKİLERİ DOĞRULTUSUNDA DOLAR/TL

Dün Başbakan Erdoğan İMF ile bazı konularda uzlaşılamadığını ve şuan için bir anlaşmanın gündemde olmadığını duyurdu. Bu açıklamalardan sonra gerek döviz cephesinde gerekse borsa cephesinde ciddi tepkiler görülmedi. Bunun ilk sebebi son zamanlarda hükümetin tavırlarından ve açıklamalarından açık şekilde olmasa da bir anlaşmanın olmayacağı anlaşılıyordu. Piyasalar bunu öncesinde fiyatlamıştı. İkincisi ise Türk ekonomisinin sağlam duruşu ve dış otoritelerden bu sağlamlığı teyitler açıklamalar tepkilerin önüne geçmiş oldu.
Dün yapılan bu açıklama ile beraber geminin kaptanlığını dışarıdan birileri değil bizzat hükümet ve buna bağlı olan kurumlar üstlendi. IMF ile anlaşmanın ülkeye iki önemli katkısı olacaktı. Birincisi, ihtiyaç duyulan dış kaynağın tek adresten karşılanmış olacaktı. Bu katkı çok tartışılmaktaydı; çünkü şuan Türkiye’nin borçlanma ile ilgili bir sorunu yok ve ihtiyaç duyduğu kaynakları içinde bulunduğu konjonktür itibariyle rahatlıkla erişebilir. Bununla beraber yelpazesi geniş şekilde borçlanma hem kurlar üzerindeki baskıyı azaltacak hem de hazine borçlanma zamanını ve maliyetlerini kendisi belirleyebilecek. İkinci ve en önemli katkısı ise ekonomik istikrar anlamında bir disiplin oluşturmasıdır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarından bir tanesi popülizm seven ve kullanan yönetimler ekonomik disiplinden kopmasıdır. İşsizliğin gittikçe büyüdüğü, esnafların her geçen gün kepenk kapattığı bir ülkede seçim dönemine girerken ekonomik disiplini oturtmanın ne kadar zor olacağını ileride göreceğiz.
Türkiye IMF ile anlaşamadı ama şimdiye bu kozu çok iyi kullandı. Ne zaman işler kötüye gitse İMF ile görüşüldü bu sayede zaman kazanıldı ve piyasaların tansiyonu düşürüldü. Son zamanlarda gerek not artırımlarının verdiği avantaj ile gerekse piyasaların IMF konusundaki beklentilerini tamamlamış olmaları itibariyle zamanında bir açıklama ile anlaşmanın olmayacağı söyledi. Bundan sonra yürütmenin önünde iki yol var; ya Brezilya’nın yaptığı gibi bir anlaşma yapılmaz ama anlaşma yapılmış gibi bir ekonomi disiplini oluşturulur. Bu şekilde bir yol seçilir ise Türkiye gelecekte ekonomik anlamda çok daha güçlü hale gelecektir. Ya da seçim dönemine girmiş olmanın verdiği etki ile mali disiplinden çıkılır günü kurtarmanın peşine düşülür. Böyle bir politikanın faturasını uzun vadede ülke olarak ödenir. Geminin kaptanlarına büyük görev düşüyor ya gemiyi iyi bir şekilde açık denizlere ulaştıracaklar, ya da sığ sularda riskli şekilde dolaşacak günü kurtaracaklar.



Bu gelişmeler ışığında USD/TL paritesine bakıldığında 1.5350 seviyelerinde ve uptrenden ayrıştığı görülmekte. Alt tarafta 1.5280 desteği oldukça önemli eğer kırar ise önce 1.50 sonrasında da 1.4780 fiyat seviyeleri görülebilir. Yukarı yönlü hareketlenmede ise ilk direnç 1.5430, bu dirençten aynı zamanda TD trendline de geçmekte, eğer kırılır ise önce 1.5550 sonrasında da 1.57 seviyeleri test edilebilir. Pariteyi sadece teknik olarak incelendiğinde aşığı yönlü bir üçgen oluşumu göze çarpmakta. Bu üçgen eğer kırılır ise 1.50 seviyeleri test edilecektir. Ancak TL’ye bağlı pariteler de sadece teknik göstergelerle hareket etmek hata olacaktır. Son yaşanan gelişmeler sonrasında ekonomik kırılganlığın artığını, dışarıdan veya içeriden bir şokun gelmesi durumunda paritenin çok kısa sürede inanılmaz yerlere gelebileceğini her zaman göz önünde bulundurulmalı.

Mustafa KEYSAN
Finansal Analist

Türkiye'nin lider Forex Portalı.

Detaylar için : Forex Teknik Analiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder